2. Nesil Geleceğin Sigortacıları – Mertcan Öneç
Öneç&Deneyimli Sigorta’nın 2. Nesil genç kuşağından Mertcan Öneç sektöre dair fikir ve düşüncelerini siz değerli okuyucularımız ile paylaştı.
Öneç&Deneyimli Sigorta’nın 2. Nesil genç kuşağından Mertcan Öneç sektöre dair fikir ve düşüncelerini siz değerli okuyucularımız ile paylaştı.
Yayınlanma Tarihi : 27 Eylül 2022
Kuşaklararası fark her zaman olmuştur, olmaya da devam edecektir. Fakat teknolojinin hızla gelişmesi ile kuşaklararası fark günümüzde tarihte hiç olmadığı kadar farklılık göstermeye de başlamıştır. Tabi ki bu farklılıklar sosyal alanlardan iş hayatına kadar uzanmaktadır. Bugün tüm sektörlerde olduğu gibi kendi sektörümüzde de X kuşağından Y kuşağına bir bayrak devri gerçekleşmektedir. Peki iş yapış biçimlerinden önce kısa bir X ve Y kuşakları arasındaki farklılıkları gözden geçirelim.
X Kuşağı 1965-1979 yılları arasında doğanları kapsayan temel bir demografik sınıflandırmadır. X Kuşağı Dünya üzerinde ekonomik ve sosyal temellerin değişimi bakımından “Geçiş Dönemi Kuşağı”, yaşanan siyasi olaylar bakımından ise “Kayıp Kuşak” olarak tanımlanmaktadır. İş hayatında iki kelime ile özdeşleştirilecekse “İşe Önem Verme” ve “Kurallara Uyma” ön plana çıkacaktır.
Y Kuşağı, 1980 ile 1999 yılları arasında dünyaya gelen bireyleri kapsamaktadır. Y kuşağı Z kuşağı gibi teknolojinin içinde doğmadıysa da hayatının büyük bir bölümünü teknolojiyi yoğun kullanarak geçirmiştir. Y kuşağını ise iş hayatında iki kelime ile bağdaştıracak olursak ‘’İşbirlikçi’’ ve ‘’Kolektif’’ kavramları ön plana çıkıyor.
Y Kuşağını, iş hayatındaki diğer kuşaklardan ayıran en büyük farkı iş yapış modellerindeki değişimidir. Bizden önceki nesilde görülen dikey örgütlenme modelleri, yerini yatay örgütlenmeye bıraktı. Artık ‘’patron’’ ve ‘’yönetici’’ kavramları ortadan kalkar vaziyete geldi. Bugün sigorta şirketlerinde bu değişimi net bir şekilde görebilmekteyiz. Yönetici odaları yerini kollektif çalışma alanlarına bırakmış durumda. Bunun yanında alışagelmiş iş modellerine ek esnek çalışma modelleri günümüz iş dünyasında giderek hız kazanmaktadır.
Şimdi sorunun aslına gelecek olursak, bahsi geçen kavramların çatışması elbette bizim şirketimizde de yaşandı. 2018 yılında ilk olarak ofise gelmemle birlikte yaklaşık 2 sene bu kuşak çatışmasını yoğun bir şekilde bizde kendi bünyemizde yaşamış olduk. Tabi bu, zaman içerisinde iki tarafın da ortak uzlaşı içerisinde yönetebileceği bir süreç. Bugün Türkiye’nin farklı bölgelerinden birçok benim gibi bayrağı devralan acente dostum bulunmakta. Zaman zaman yaptığımız görüşmelerde yaşanan zorluk ve sorunların hemen hemen aynı olduğunu fark ettik.
Bunların başında ‘’patronculuk’’ durumu gelmekte. Tabi bizden önceki nesil hem siyasal zorluklar altında hem ekonomik açıdan zorlu bir işi başararak şirketlerini bugünlerine kadar getirebilme başarısını göstermişler, birden ortaya yeni fikir ve kalıplarla çıkan gençlere işleri devretmek o kadar kolay olmasa gerek. Dediğim gibi günümüz dünyası patronculuğu ekip çalışmasına bırakmakta. Bu değişime ayak uyduramayan firmaların insan kaynakları yönünden ayakta kalabilmesi de mümkün değil. Şirketimizdeki en büyük değişim sanırım bu olsa gerek. Bugün şirketimizde herkesin yetki ve görev alanı net bir şekilde belirlenmiş durumda. Kararları alırken olabildiğince tüm ekip arkadaşlarımızı sürecin içerisine dahil etmeye gayret gösteriyoruz.
İkinci bir yaşadığımız zorluk, ‘’Dijital Dönüşüm’’. Bugün günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi, öncesinden belirlenen kalıpları yoğun bir şekilde değişime uğratmaktadır. Bunun yansımaları iş hayatında da hissedilmektedir. Ne var ki karşımızda ‘’Kuralcı’’ ve ‘’Geleneksel’’ değerler ile bütünleşmiş bir kuşak bulunmakta. Diğer yandan bu dijital dönüşüme ayak uyduramayan firmalarının da ömürlerinin çok kısa vadeli olabildiği, Nokia örneğiyle hala aklımızda yer almakta. Bizde kendi bünyemizde bu değişimin zorluluklarını herkes gibi yaşadık. Tabi burada biz gençlere de büyük bir görev düşmekte. Bu değişimin nedenlerini ve faydalarını net bir şekilde karşı tarafa sunmak ve anlatmak zorundayız.
Son olarak yaşadığımız zorluklardan biri de ‘’Değer Yaratma’’. Bizden önceki neslin iş yapış modeline baktığımızda işin insan kaynakları boyutunda belirlenmiş sabit bir iş ve aynı yerde uzun süren bir çalışma ortamı görülmekte. Bugün masanın diğer tarafında beklentiler dün ile aynı değil. Araştırmalar Y kuşağının iş hayatında yeni beceriler ve mesleki deneyim kazanma isteğini ortaya çıkartmakta. Doğal olarak artık iş seçimleri sadece maddi yönden değil bir değer kazanma noktasına geldi. Dolasıyla şirketlerin çalışanlarına bir değer katması veya kazandırması kaçınılmaz bir gerçek. Bugün sigorta sektöründe acente kanalındaki en büyük sorun nedir diye sorulduğunda, cevap tartışmasız ‘’teknik personel’’ olacaktır.
Vehbi Koç’un: ‘’En önemli sermayem insan kaynağıdır’’ sözü, iş hayatımda her zaman benim de öncelikli prensibim olmuştur. Hacmine bakılmaksızın her şirketin artık günümüz iş dünyasında bir çalışan için değer yaratan bir platforma dönüşme zorunluğu bulunmaktadır. Bundan dolayıdır ki büyük şirketlerin hemen hemen hepsi kendi bünyelerinde akademi programları oluşturmakta ve sadece sektörel değil hayatın her alanında insan kaynağını bilgilendirmek ve eğitim imkânı sağlamaktadır. Bizde bugün baktığımızda tüm çalışanlarımızla birlikte gerek sektörel gerek sektör dışı birçok alanda eğitim programları düzenlemekte ve aramıza yeni katılan arkadaşlarımızın kişisel gelişimine katkıda bulunmaktayız. Günümüz dünyası artık ‘’Ne gerek var ki?’’ cevabına çok sert geri bildirimler verebilmekte ve cezayı da anında kesmektedir.
Tabi bu süreçlerde acente sahibimiz ve şirket kurucumuz Arzu hanımında bana ve gençlere olan güvenini de yabana atmamak gerekir. Kendisinin bana hayatla ilgili en büyük öğürlerinden biri: ‘’Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.’’ olan bir insanla, bu değişimleri birlikte hayata geçirebilmek benim de en büyük şansım oldu. Ona da buradan şükranlarımı sunmadan geçmek olmaz.
Tabi bu iki kuşak arasındaki alışverişin ben her zaman çift yönlü olması gerektiğini düşünen bir insanım. Başarının geçmiş ile geleceğin birlikte hareket ettiği ortak paydadan geldiğine inanmaktayım 4 yıllık profesyonel iş hayatımda Arzu hanımdan ve acente büyüklerimden öğrendiğim tecrübe benim iş hayatımdaki en büyük kazanımlarımdır. O yüzden elimden geldiği kadar bu mesleği icra etmiş ve sektörde başarı ile yıllarını geçirmiş birçok acente büyüğüm ile bir arada olmaya ve fikir alışverişinde bulunmaya gayretini göstermekteyim.
Bugün sektörde yaşadığımız ve yaşayacağımız sorunların birçoğu öncesinden yaşanmış ve bu yaşananlardan alınan deneyimin biz gençlere aktarılması hem bizler hem sektörümüz adına olumlu yansıyacaktır.
Benim tecrübeden öğrenmiş olduğum en büyük meslek sırrı, yaptığın işe olan saygı ve sevgidir. Gerek özel gerek sosyal hayatımda her zaman yaptığım mesleği gururla temsil etmeye ve bu sevgimi de insanlara aşılama gayretinde bulundum, bulunmaya da devam edeceğim. Dilerim, biz gençler olarak bizden önceki acente büyüklerimizin de destekleriyle sigortacılık sektörünü hak ettiği yerlere taşır, bizden sonrakilere mesleği büyük bir gururla teslim ederiz.
Sevgi ve Saygılarımla,
Mertcan Öneç