Anadolu Yakası Sigorta Acenteleri Derneği (ANSADER) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Baycan sektöre dair fikir ve düşüncelerini siz değerli okuyucularımız ile paylaştı.

SAİK’ in kanuni yetkileri ile acenteleri koruyabilmekte mi?

5684 sayılı Sigortacılık kanunu kapsamında 10.09.2008 tarihinde yürürlüğe alınan Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde kurulan SAİK kurulduğu günden bugüne kadar kendilerine verilen yetki çerçevesinde çalışmalarını yürütmektedir. Konu yönetmeliğin 10.maddesinin 2. Fıkrası ve alt bentlerinde kurulun görevleri belirlenmiştir. Ancak, SAİK’ in görev tanımlarının sadece sigorta acentelerini kapsaması nedeni ile Broker ve diğer dağıtım kanalları ile alakalı sorunlar ve bu sorunlara müdahale kapsamında ne yazık ki etkisiz kalmaktadır. Bu neden ile acentelerin korunması hususunda 5684 sayılı kanunda değişiklik yapılması ve SAİK’ in açılımının “Sigorta Aracıları İcra Komitesi” olarak değiştirilmesi önem arz etmektedir. Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile aynı zamanda kurulun üye sayısının da arttırılması, Broker ve Diğer Dağıtım kanalları temsilcilerinin de aynı kurulda bulunmaları sağlanmalıdır. Bu şekilde SAİK’ in görev ve yetki alanı sigortacılık ile alakalı her alanda genişletilmiş ve tek merkezden takip edilebilir hale gelecektir.

SAİK’ in kanuni yetkileri ile “acenteleri geliştirecek” mi?

SAİK’ in görev tanımları arasında acentelerin mesleki gelişimleri hakkında mesleki kurslar, seminerler vb. faaliyetlerde bulunmak yer almakta olup, mevcut durumda bu konuda birçok çalışma yapılmaktadır. Ancak ne yazık ki kendi işleri içindeki bürokrasi ile uğraşan ve mesleki yaşam mücadelesi veren sigorta acentelerinin gerektiği kadar bu tür mesleki gelişim eğitimlerine katılımına fazla olanak sağlamamaktadır. Acentelerin mesleki anlamda gelişmeleri şu an ki konjonktürde ne yazık ki pek mümkün görünmemektedir. Bunun başlıca nedenleri arasında sigortacılık uygulamalarının beklenen etkinlikte olmaması; Basit bir işlemin çok vakit alıyor olması, şirketlerin operasyon işlemlerinde çok ağır kalıyor olması, hasar uygulamalarında yaşanan değişikliklerin acente üzerinde çok fazla meşguliyet yaratması, asistan hizmetlerinde yaşanan aksaklıkların da artması ve bunlar ile alakalı sorunların acente üzerine yansıması gibi durumlar acentelerin gerçek işi olan sigorta pazarlama konusundaki amaçlarını ve bu süreci çok ciddi etkilemektedir. Aslında öncelikle bu konuda yasal bazı düzenlemelerin acilen yapılması ve acentelerin gerçek işi olan satış ve pazarlamaya daha fazla vakit ayırmasına imkân sağlanması zaten beraberinde de gelişim için vakit yaratacak ve bu konuda da dileyen meslektaşlarımız sunulan kurs, seminer ve eğitim gibi etkinliklere daha rahat katılım sağlayacaklardır.

SAİK’ in yetkileri acente gelirlerinin artmasına katkı sağlar mı?

SAİK in görevleri arasında doğrudan bu soru ile alakalı bir tanım olmasa da aslında kanun ile kurulmuş olan bu kurul’ un yetkileri gerçek anlamda arttırılır ise bu konuda da beklenen artışlar gerçekleşebilir. Şu an SAİK’ in durumu ne yazık ki bir icra makamından çok bir danışma kurulu gibi kullanılmaktadır. Bunun deneni ile alakalı ilk sorunuzda gereken cevabı verdiğimi düşünüyorum. Biraz daha açacak olursak, birçok benzer durum aslında farklı alanlarda da yaşanmaktadır. Düşünebiliyor musunuz? Ülkenizde bir mesleğin çatı örgütü olarak kurulan bir makam var ve bu makamın onayı dışında her karar rahatça alınabiliyor ve sonrasında ciddi itirazlar uğraşlar ile sorunlar düzeltilmeye çalışılıyor. Düzeltilebiliyor mu derseniz de kısmen diyebilirim. Olması beklenen ise bu tür kurumların görev ve yetkilerinin hiçe sayılmadan mesleği ile alakalı çıkarılması düşünülen veya değiştirilmesi gereken bir nokta işareti dahi olsa önce bu kurumdan onay almadan bu tür bir değişikliğin asla yapılmamasıdır. Lakin günümüzde bu durum tam tersidir. BU sebepledir ki acentenin gelirinin artmasını bir yana bırakalım, acentenin gelirinin daha fazla kayba uğramaması için çaba gösterilmektedir.

Arada olan güzel şeyler de olmuyor değil; Acentelerin trafik sigortasında havuz kapsamındaki işlerde de komisyon oranları %8’den %10’ a çıkartıldı, trafik sigorta branşında ülkemiz sigortacılık hacminin artmasına vesile olması beklenen 50 cc ve altında ki motorlu araçların da zorunlu sigorta kapsamına alınmasına yönelik çalışmalar ciddi hız kazandı, uzun zamandır acentelerin kanayan yarası olan trafik poliçesi satıştan iptal işlemlerinde komisyon iadesi yapmak durumunda kalan acenteler için, devir zeyilinin yeniden yürürlüğe alınması hususunda ciddi yol alındı. Bunlar yakın zamanda çıkması beklenen ve acentelerin gelir kalemlerinde olumlu etki sağlayacak çalışmalardır. Ayrıca acente giderlerin azaltılması amacı ile alakalı da birçok çalışma yapılmaktadır. E-devlet ve İnteraktif Vd. destekli sigortacılık uygulamaları bu konuda beklenen en önemli gelişmedir. Bu sayede meslektaşlarımız düzenleyecekleri poliçeleri kargo vb. şekilde müşterilere ulaştırmak zorunda kalmayacaktır. Bilgilendirme yönetmeliği, açık rıza beyanı gibi takibi ve sorumluluğu ağır olan birçok konunun da otomatik olarak çözülmesine vesile olacak bu çalışma sona erdiğinde meslektaşlarımız bu konuda gerek zaman gerekse mali açıdan avantajlar kazanacaktır.

SAİK’in görev ve yetkileri sigorta acentelerinin geleceğe umutla bakmasını sağlar mı?

Her şey aslında bu konuda SAİK’in ve benzeri kurumların ülkemizde ne kadar tanındığı ve dikkate alındığı ile alakalı. Mesleklerin yan kuruluşları ile kamu otoritesinin aynı çizgide olacağı gün bu sorunuz ile alakalı gönül rahatlığı ile “EVET” cevabını verebilirim. Ancak ne yazık ki şu an ki durumda bu konuda sıkıntılar olduğunu söyleyebilirim.

Bu vesile ile tüm meslektaşlarıma aracılığınız ile bir iki tavsiyede bulunmayı arzu ederim;

• Mesleklerine sahip çıkmalarını, bu amaçla kurulan STK’lara üye olmalarını ve sürekli iletişimde kalmalarını,
• Yaşadıkları ve tespit ettikleri sorunları ilgili yerlere iletmekten imtina etmemelerini, bunu ben mi düzelteceğim diye düşünmemelerini,
• Çalıştıkları şirketler ile olan ilişkilerinin ticari bir sözleşmeye dayandığını ve bu sözleşmelerin hukuka aykırı olan her yerinde onları savunacak bir yapının olduğunu asla unutmamalarını,
• Meslekleri ile alakalı sorunların çözülmesi için sadece sorunun ne olduğuna işaret etmekten çok bu sorunların çözümü noktasında fikir üretmelerini ve bunları gerekli gördükleri STK vb. kurumlar ile paylaşarak takipçi olmalarını,
• Her şeyden de çok, bir olabilmenin önemini, gerektiğinde bu anlamda bir araya gelmekten asla vazgeçmemelerini, yaşanan her zorluğun ancak bu şekilde aşılabileceğini unutmamalarını rica ederim.

Tüm meslektaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunarım…