Tekli Sigorta Acenteleri Derneği ( TEKSADER ) Yönetim Kurulu Başkanı Hande Önal sektöre dair fikir ve düşüncelerini siz değerli okuyucularımız ile paylaştı.

1. SAİK’ in kanuni yetkileri ile acenteleri koruyabilmekte mi?

5684 sayılı Sigortacılık kanununa göre SAİK’ in yetkileri bellidir. Bu yetkiler acenteleri korumakta ama kanunun SAİK’ in görev tanımının dışında kalan satış kanallarına müdahalesini imkânsız kılmaktadır. Hal böyle olunca, biz acenteler kimi zaman mağduriyet yaşıyoruz. Sektörün kanunu 5684 ise kontrol mekanizması da tektir. SAİK Sektörün tek yetkili denetim mekanizması olmalıdır.

2. SAİK’ in kanuni yetkileri ile “acenteleri geliştirecek” mi?

SAİK’ in acenteleri geliştirmek üzere çeşitli faaliyetlerde bulunması asli görevlerindedir. En son Saik Başkanı ile yaptığımız toplantıda Sn. Korkut eğitim için çok ciddi planlamalar yapıldığını bunların bizlere katacağı değerleri detaylı bir şekilde anlattı. Ben eğitimin bir yıllık acente içinde, otuz yıllık acente içinde şart olduğuna inanan biriyim. Bu kapsamda yapılan her şey katkı sağlayacağı gibi bilinçli, bilgili ve risk analizi yapabilen nitelikli acentelerin artmasına sebep olacaktır.

3. SAİK’ in yetkileri acente gelirlerinin artmasına katkı sağlar mı?

Buna şöyle cevap vermek isterim: “Keşke acente gelirlerini istediği gibi arttırma yetkisi SAİK de olsaydı”. Öyle farklı uygulamalarla karşılaşıyoruz ki insanın aklı almıyor. Gelir arttırmayı bırakın her fırsatta bu komisyon oranları artmalı diye serzenişte bulunan aracılar; gelirini paylaşmaya devam ettiği sürece kendi bacağına sıkan bir sektör olmaya devam edeceğiz gibi gözüküyor. Bizler aracıyız ve komisyonla çalışıyoruz. Poliçe üretip aracılığını yaptığımız ürünün belirlenen oranda komisyonunu alıyoruz. Bunu sigortalı ile paylaşan her aracı sektöre ihanet etmektedir. Servislere araç gönderip hasardan pay alarak yaşayan aracılarda bunlara dahildir. İsterseniz komisyonları %50 yapın sektöre balta vuran yine sektörün paydaşları oldukça aracılar olarak daha çok ağlamaya devam ederiz.
Bu arada SAİK’ in çalışmaları arasında yıllardır mücadele verilen havuz poliçelerinin komisyonlarının arttırılması, devir zeylinin yeniden gündeme alınması, elektronik ortamda sorumluluklarımızın en önemlisi olan bilgilendirme formlarının alınıp kabul görmesi bizleri ek maliyetlerden kurtaran çalışmalar olmuştur. Bu tip maliyet düşürücü etkenler arttıkça gelir kalemlerimizde artış olmaya devam edecektir.

4. SAİK’in görev ve yetkileri sigorta acentelerinin geleceğe umutla bakmasını sağlar mı?

Ben 20.Mart.2008 de acente oldum 14.Nisan.2008 de sigortacılık kanunu yürürlüğe girdi. O zamanlarda yanımızda olan, bizlere yol gösteren abilerimiz ablalarımız bize “ARTIK BİR MESLEK SAHİBİYİZ” dediler. Ben o günden beri, belki de kurumsal hayattan geldiğim için, kanuna bağlı olan bir sektörde çalışıyor olmanın rahatlığı içindeyim. Çatı örgütümüz SAİK aslında bu konuda bizlere güven telkin etmekte. Özellikle son dönemde yapılan denetlemeler, usulsüz yapılanmalarla ilgili alınan karalar ve cezalandırmalar arkamda güçlü bir yapı olduğu hissiyatı ile geleceğe dair umudumu korumamı sağlıyor. Bizlerin tek işi sigorta acenteliği. Mesleğimize sahip çıkmak her acentenin otokontrolünde. Sektörel yapılanmaların, derneklerin çalışmaları hep acentelik mesleğine sahip çıkarak daha iyi daha nitelikli meslek yaratmak üzerine. Bu yüzden tek tek değil birleşerek yapılanmalara destek vererek gelişim göstermek gerekiyor.

Fanatik ruhumla mesleğime olan sevgimi belki burada çok net gösterememiş olabilirim. Ama değerli acente dostlarıma her zaman destek olmak adına yardımcı olmaktan çok büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. Sorunları tek başımıza çözmek zor, birlik olarak çözmekse kolay.