Levhaya Kayıt Olmadan Faaliyet Mümkün Değildir

Ege’de Sigorta dergisi Temmuz 2008 tarihli Dr. Ahmet GENÇ ile gerçekleştirdiğimiz özel röportaj….

Levhaya Kayıt Olmadan Faaliyet Mümkün Değildir

Yayınlanma Tarihi : 26 Mart 2022

14.06.2008’de yürürlüğe giren yeni yönetmelikle birlikte sigorta sektörü poliçe tanzimi bakımından tamamen kontrol altına alındı diyebilir miyiz?

Mülga, 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunun acentelere ilişkin 9. maddesi hükümlerini değiştiren 539 sayılı KHK’nın Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle, Acenteler Yönetmeliği Kanundaki dayanağını yitirdiğinden hükümsüz kalmış ve bu alanda yeniden düzenleme yapma olanağı kalmamıştı. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve 14 Nisan 2008 tarihinde yürürlüğe giren Sigorta Acenteleri Yönetmeliği ile birlikte; Müsteşarlıkça uygun görülen Acentelerin Levhaya kayıt ve işlemlerinin takibi için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Acenteler İcra Komitesinin görev ve yetkileri belirlenmiş, sigortalıların en doğru ve iyi bir şekilde bilgilendirilmesi, sektörde belli standartların getirilmesi, kalitenin artırılması ve güvenirliliğinin sağlanması hedeflenmiştir. Levhaya kaydolmadan faaliyet mümkün değildir.Böylece, acentelerin tüm iş ve işlemleri yakından gözlemlenebilecek ve denetlenebilecektir.

Sigortacılık artık bir branş mesleği oldu diyebilir miyiz? (Avukat doktor, mali müşavir gibi)

Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinde yapılan düzenleme ile tüm acentelerde, sigortacılık işlemleriyle yetkili kılınacak tüm personele de bazı şartlar getirilmiştir. Teknik personel olarak nitelendirilen bu kadrolu personel bilişim sistemi vasıtası ile kayıt altına alınacak ve kendilerine birer kimlik verilecektir. Bu çerçevede sigorta acenteliğinin kişiler için bir branş mesleği haline gelebileceğini ifade edebiliriz.

Sigorta sektörü denetleme mekanizması uygulamada nasıl işleyecektir? Biraz bilgi verir misiniz?

Sigortacılık sektöründeki denetleme mekanizmasının uygulamada nasıl işleyeceği konusu çok detaylı bir konu olup bu kadar ayrıntıya girilmesi mümkün bulunmamaktadır ancak, kısaca aşağıdaki hususlara değinmekte yarar bulunmaktadır. Başta sigortalılara olmak üzere sigorta şirketlerinin yükümlülüklerini yerine getirememesi halinde zarar görme ihtimali olan diğer tarafların haklarının korunmasını teminen sigorta şirketlerinin mali bünyeleri düzenli olarak denetlenmektedir.
Bunun dışında, gereken hallerde aynı gerekçelerle, brokerlerin, acentelerin, eksperlerin bağımsız denetim kuruluşlarının, aktüerlerin ve sektördeki diğer kişi ve kuruluşların faaliyetleri de denetim konusu edilmektedir. Denetim ağırlıklı olarak bilgi işlem teknolojisinden faydalanılarak yürütülecek, gerekli görüldüğü takdirde yerinde denetim yapılacaktır.

Yabancı sermayenin sigorta sektörüne bu kadar yoğun ilgi göstermesini neye bağlıyorsunuz?

Başlangıçta yabancılar tarafından kurulan ülkemiz sigortacılık sektöründe, Türk sermayesi doğrudan faaliyet göstermeye Cumhuriyet döneminde başlamıştır. Söz konusu tarihten 2000’li yıllara kadar devam eden donemde, sektörde Türk sermaye payı devamlı artarak. Türk şirketler gerek sayı olarak gerekse prim üretiminde yabancıları geride bırakmıştır. 2006 yılından sonraki donemde ise kurulu Türk şirketlerinin yabancılarca doğrudan satın alınması, 2007 yılı ile birlikte de yeni şirket kurulması yollarıyla sektörde yabancı sermaye payı yükselişini devam ettirmektedir.
2007 yılı sonu itibariyle doğrudan ve dolaylı olarak yabancı kabul edilen şirketlerin sermaye oranına pazar payı ise 4636’ya ulaşmıştır 31.3.2008 itibariyle 25 yabancı şirketin faaliyet gösterdiği sektördeki yabancı payının henüz sonuçlanmamış olan kuruluş ve hisse devri başvuruları da dikkate alındığında, 2008 yılında da artması beklenmektedir

Gelişmiş piyasalardaki sigortalılık ve Prim/GSYİH oranları ile ülkemizdeki oranlar karşılaştırıldığında, ülkemizde sigortacılık sektörünün henüz doygunluğa ulaşmadığı ve büyük potansiyelinin olduğu anlaşılmaktadır. Ülke ekonomisinin genel büyümesinin de olumlu etkileri dikkate alındığında, sektörün ulaşabileceği nokta daha iyi görülebilmektedir. Bu cazip pastadan pay alabilmek için küresel aktörlerin ülkemize sermaye aktarmaya devam edeceği düşünülmektedir.

Türkiye’de sigorta sektörünün geleceğiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Sektörün önünde henüz kullanılmamış ciddi bir potansiyel vardır. Bu potansiyelin harekete geçirilebilmesi durumunda hem ülke ekonomisine büyük katkı sağlanmış olacak, hem de sektörün çalışanından patronuna kadar tüm bireyleri bu durumdan yararlanacaklardır. Ayrıca istihdam da büyük ölçüde artacaktır.

1 Temmuz 2008 tarihi itibariyle zorunlu trafik poliçelerindeki tam serbestlik konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Bilindiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu motorlu araç işletenlerini, işleteni oldukları motorlu araçların kullanımı nedeniyle üçüncü şahısların uğradıkları bedeni ve mala gelen zararlardan sorumlu tutmuş ve bu sorumluluğun zorunlu olarak Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Trafik Sigortası) teminatına bağlanmasını öngörmüştür. Söz konusu sigortanın zorunluluk yönü işletenler için olduğu kadar anılan branşta yetkili sigorta şirketlerimiz için de geçerlidir

Trafik Sigortasının: kamu hayatı için son derece önemli bir yere sahip olan motorlu araç işletilmesi dolayısıyla üçüncü şahıslar nezdinde ortaya çıkan maddi zararlardan kaynaklanan sorumluluğu konu edinmesi nedeniyle bu sigortada kamu etkinliği diğer sigortalardan daha fazla kendisini göstermiştir. Nitekim ihdasından itibaren trafik sigortasında prim kamu tarafından belirlenmiştir.

Ancak devletin sigortacılık sektöründeki düzenleme ve denetleme işlevinin fiyat tespitini piyasaya bırakarak mali bünye denetimi ile hâksiz rekabetin engellenmesine odaklanmasına paralel olarak trafik sigortasında da primin şirketlerce tespitine olanak tanınmıştır. Nitekim Müsteşarlığımızın bağlı bulunduğu Bakanlıkça yürürlüğe konulan 14.07.2007 tarihli ve 26582 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte 06.02.2008 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan değişiklik uyarınca sigorta şirketleri 01.07.2008 tarihinden geçerli olmak üzere sigorta şirketleri trafik sigortası tarifelerini serbestçe belirleyebileceklerdir.
Yeni sistemde trafik sigortası priminin tespiti sigorta şirketlerine bırakılmakla beraber asgari teminat tutarları devletçe tespit edecektir. Ancak belirlenen prim tutarlarına ilişkin olarak haksız rekabetin engellenmesi ve sigortacılık esaslarına uygunluk çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucunda Müsteşarlıkça tarife değişikliğine gidilebilecektir. Serbesiyet ile sigorta şirketleri müşteri bazında daha doğru fiyatlama yapma olanağına sahip olacaklar ve bu sayede primlerin belirlenmesinde artık etkin olacaklardır. Diğer taraftan tam serbest sektörde hasarlarını iyi yöneten, riski iyi fiyatlayan şirketleri teşvik ederek Trafik Sigortasında sektöre disiplin getirecektir.

Sigorta acenteleri yönetmeliğinde 8.maddedeki %4’lük sermaye artırımı piyasadaki komisyon oranlarına ve sektördeki genel giderlere göre biraz yüksek kalmıyor mu?

Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinin asgari sermayeye ilişkin 8. maddesinin birinci fıkrası “Tüzel kişi acenteler için asgari sermaye miktarı şirket türüne göre Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutardan az olmamak kaydıyla 25.000 YTL’dir. Gerçek kişilerin beyan edecekleri mal varlıkları bu miktarın altında olamaz. Bu tutar acentelerce aracılık edilen yıllık prim tutarının %4’ünden aşağı olamaz.” hükmünü amirdir. Bu şekilde bir hükmün getiriliş amacı, acente mali yapılarını güçlü kılmaktır. Bu çerçevede, yüksek tutarda prim üretimine aracılık eden acente daha fazla sermayeye sahip olacaktır. Bu durum, mali yapısı güçlü acente sayısını artıracaktır.

Zorunlu sigortalarda sistem ağırlıklı organizasyoncular üzerinden işlemektedir. Yeni yönetmelikle birlikte bu yapı nasıl şekil alacaktır?

Yeni sistemin özü, sigorta poliçelerinde yer alan imzanın teknik personele ait olması, acentenin mutlaka Levhaya kayıtlı olmasıdır. Diğer kurallarla birlikte daha disiplinli bir yapı öngörülmektedir. Bu yapıya uyum gösterenler devam edecek, diğerleri devam edemeyecektir.

Sigorta acenteliği yönetmeliğindeki 10.maddenin 1. bendinde yetkisiz acenteler, sanki levhaya kaydolduktan sonra yetkilendirilecekmiş gibi bir ibare var, bunu biraz açar mısınız?

Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinin acentelik yetkilerinin tescil ve ilanına ilişkin 10. maddesinin birinci fıkrasında sorunuzda ifade edildiği gibi bir hüküm bulunmamaktadır. Söz konusu fıkrada sigorta şirketlerince, acentelere verilecek acentelik yetkisi ile sözleşme yapma ve veya prim tahsil etme yetkilerine ve bu yetkinin verilmeyeceği acentelerin hangi yetkili acentelere bağlı bulunacaklarına dair hususların belirleneceği belirtilmektedir. Ayrıca söz konusu acentelerin tescil ve ilanın takiben ilgili sigorta şirketince Levhaya işlenmek üzere TOBB’a bildirileceği ifade edilmektedir. Burada belirtilen “Levhaya işlenmek” ifadesi, daha önce Levhaya kaydolmuş acente ile ilgili ilan ve bilginin (yetki ile ilgili işlenmesini ifade etmektedir.

Sorularımızın dışında sektörle ilgili eklemek istediğiniz başka konular varsa değerli görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

Sigorta sektörünün en yaygın aktörleri acentelerdir. 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde acentelikler mevcuttur. Bu nedenle acentelerin kalitesinin yükseltilmesi, disipline edilmesi, bilgi ve eğitim seviyelerinin artması. Kurumsallaşmaları hem sektör bakımından hem de ülke geneli için çok büyük yararlar sağlayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir