İklim Değişikliği Riski Giderek Derinleşiyor: Tarım Sigortaları Hayati Önemde
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sigortacılık ve Risk Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Dalkılıç, geçtiğimiz aylarda ülke genelinde yaşanan ani hava değişimleri sonucu meydana gelen kayıplar sonrası bir kez daha Devlet Destekli Tarım Sigortalarının önemini vurguladı.
Küresel ısınma artık tartışmasız bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Dünya atmosferi bugüne dek yaklaşık 1.6°C oranında ısındı ve mevcut eğilimler bu artışın 3 ila 5°C seviyelerine ulaşabileceğini gösteriyor. Bu durum, insanlık için yaşamsal koşullarda ciddi dönüşümlere yol açma potansiyeli taşımakta. Sanayi Devrimi’nden bu yana yoğun şekilde kullanılan fosil yakıtlar (petrol, kömür, doğalgaz), atmosfere salınan sera gazlarının temel kaynağını oluşturmakta ve iklim krizinin derinleşmesine neden olmakta.
İklim değişikliği artık geleceğin değil, bugünün sorunu haline gelmiştir. Tarım ve sağlık başta olmak üzere, hayatın birçok alanında etkileri daha belirgin biçimde hissedilmektedir. Bu nedenle, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde bilinçlenmek, sürdürülebilir çözümler üretmek ve önleyici tedbirler almak zorundayız.
Son yıllarda yaz mevsimleri aşırı sıcak, kış mevsimleri ise alışılmadık derecede soğuk geçmekte; mevsim geçişleri keskinleşti, ara mevsimler neredeyse ortadan kalktı. Eskiden uzun süren kar yağışları ve sokaklarda çalışan kar küreme araçları artık nadir görüntüler haline geldi. Günümüzde kısa süreli kar yağışları bile olağanüstü sayılmakta, ani yağışlar afete dönüşebilmekte. Doğa, adeta bizlere açık ve net mesajlar vermekte.
İklim değişikliğinin en ciddi tehditlerinden biri ise tarımsal üretim üzerindeki etkisi. Özellikle sıcaklık dalgalanmaları, düzensiz yağış rejimi ve don olayları tarımsal faaliyetleri büyük oranda riske atmakta. Bu süreçte çiftçilerin korunması ve desteklenmesi birincil öncelik olmalıdır. Özellikle su yönetimi, tohum kalitesi, gübreleme zamanlaması gibi konularda çiftçilere yönelik bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri artırılmalıdır.
Nisan ayında yaşanan ani soğuk hava dalgası bunun çarpıcı bir örneğidir. Türkiye genelinde 36 ilde zirai don etkili olmuş, birçok bölgede sıcaklık -15°C’ye kadar düşmüştür. Bu durum, başta kayısı olmak üzere incir, fındık, vişne, narenciye, elma, Trabzon hurması, üzüm ve ceviz üretiminde ciddi verim kayıplarına neden olmuştur. Dalların sürgün kısımlarında yanmalar meydana gelmiş, bu da ağaçların gelişimini olumsuz etkilemiştir. Etkilenen çiftçiler Tarım ve Orman İl Müdürlükleri’ne, sigortalı üreticiler ise ALO TARSİM 172 hattı ve yetkili acentelere hasar ihbarında bulunmuştur.
İşte bu noktada tarım sigortalarının önemi bir kez daha kendini göstermektedir. Tarımsal üretim doğa koşullarına doğrudan bağlı olduğu için, her türlü iklim riski çiftçiyi ekonomik açıdan kırılgan hale getirmektedir. Tarım sigortaları, üreticinin emeğini ve gelirini güvence altına alırken, aynı zamanda tarımsal sürdürülebilirliğin temel araçlarından biridir. Ürün kaybı yaşayan bir çiftçi, sigorta koruması sayesinde telafi edici destek alabilir ve üretime devam etme gücünü koruyabilir.
Bu nedenle, TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) kapsamında sunulan teminatların yaygınlaştırılması, üreticilerin sigorta bilinciyle hareket etmeleri ve poliçe sahiplik oranlarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda tarım sigortalarının devlet destekli olması, özellikle küçük ve orta ölçekli üreticiler için ulaşılabilirliğini kolaylaştırmakta ve koruyucu rolünü pekiştirmektedir.
Sonuç olarak, iklim krizinin giderek ağırlaşan etkilerine karşı sigorta temelli risk yönetimi mekanizmaları güçlü bir savunma hattı sunmaktadır. Doğanın verdiği mesajları artık görmezden gelmek mümkün değildir. İklim değişikliği ile mücadelede en etkili stratejilerden biri, tarımı sigorta ile güvence altına almak ve üreticiyi koruyacak yapıları güçlendirmektir.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Nilüfer DALKILIÇ
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sigortacılık ve Risk Yönetimi Bölüm Başkanı