Sigorta Box Sigorta’nın 2. Nesil genç kuşağından Özlem Karataş sektöre dair fikir ve düşüncelerini siz değerli okuyucularımız ile paylaştı.

Hızla değişen ve gelişen dünyanın, iş hayatındaki etkileri yadsınamaz ölçüde. Teknolojinin, dijital dönüşümün, bilgisayar program ve yazılımlarının entegre olduğu iş dünyasında; sigorta sektörü de bu değişim ve yeni alışkanlıklara en hızlı uyum sağlayan ve yaygın olarak kullanan sektörlerin başında gelmektedir. Geleceğin mesleği olarak görülen mesleklerden biri olan sigortacılık, her ne kadar temsiliyet ve değer konusunda henüz çok bir yol kat edememişse de, teknolojik olarak dünyaya uyumlama konusunda iyi yol almaktadır. Şirketlerin kullandıkları programlarda sürekli güncellemeler yaparak daha hızlı ve kolay iş yapabilme imkânı sağlaması, tahsilattan evrak talebine tüm iş süreçlerinin dijital ortamda yapıldığı görülüyor. Kısa yolların eklendiği portalların oluşturulması ve artık neredeyse tüm iletişimin mail kanalı ile yapılması, sektördeki dijital okur yazarlığa da katkı sağlamakta ve meslektaşlarımızın bu konudaki gelişimine, değişen iş akışına uyum sağlamasına destek olmaktadır.

Yüzeysel bir şekilde anlatmaya çalıştığım tüm bu gelişmişliğin ve dijital entegrasyonun yanında, geleneksel çalışma stilinin en yaygın olduğu mesleklerden biri de yine sigortacılıktır.

Aile şirketi olarak çalışan, anne veya baba mesleği olarak sigortacılığı sürdüren çok sayıda acente bulunmaktadır. Kültürümüzde ki ‘altın bilezik’ mantığı ile işyerinde aileye yardım etme durumu oldukça yaygındır. Zamanla ailenin etkisi ile, eğitim hayatı da o yöne doğru kayar ve hazır kurulu iş düzeni var mantığı ile çoğu genç zaten gelecekte gördüğü meslek olan sigortacılığı aileden devralmaya başlamaktadır.

Günümüz ekonomik ortamda, kurulu bir işi devralmak, iş hayatına tabanı ve portföyü oluşmuş bir iş ile iş hayatına başlamak elbette ki büyük avantaj olarak görülmekte. Aynı zamanda çekirdekten yetişme dediğimiz tabirle yıllardır işin içinde olmanın verdiği özgüven ve çağa uyumlu olan genç iş insanının işleri kendi tarzıyla yapmaya başlamaktadır.

Tam da bu noktada aile işini devralmanın en dezavantajlı durumu ortaya çıkmaya başlar. Jenerasyon farkı, bakış açısı değişikli ve yapma stillerinin geleneksel ve kurumsal olarak birbiri ile çatışması.

İki ayrı kuşağın aynı mesleği farklı üslup ve tarzlarda yapmak istemesi sorunları da beraberinde getirmekte.

Tüm bu anlatılanlarla beraber aile işini devralan yeni nesil sigortacılardan biri olarak, işi devraldığımız aile büyüğümüz babamız ile aramızdaki en büyük fark benim açımdan iş yapma ve işleri yürütme tarzının farklılığıdır.

Geleneksel yöntemler ile yapılmak istenen iş sigortacılığın geldiği noktada tıkanabilmekte ve işlerin daha kurumsal yürümesi çağa uyumlanma ve büyüme anlamında en önemli noktadır.

Bu aile olarak yaşadığımız tecrübeden kendimce çıkardığım meslek sırrı; gün gelince gönül rahatlığı ile işi devredecek aile bireylerinin gelişiminin önünü açmak ve devredecek aile büyüğünün iç rahatlığı ile işleri devretmesi, yeni bir çalışma stili oluşturacak meslektaşının önünü açması artık tüm bildikleri ile bir kütüphaneymişçesine tecrübe ve deneyimleri ile sektörün içinde var olmasının her iki taraf içinde büyük değer ve kıymeti vardır.

Özlem KARATAŞ