Kısaca insan neyi yaşar, ya da neye göre?

Dipsiz Kuyu

Kısaca insan neyi yaşar, ya da neye göre?

Yayınlanma Tarihi : 26 Aralık 2021

Değerli okurlarımız, bu yazılarımızda hayatın farklı bir alanından kesit alalım istedik ve aklımıza düşünebilen tek varlık olan ‘’insan’’ geldi. Burada yazılanlarla ilgili yorum ve görüşlerinizi bizlerle bir Türk kahvesi muhabbeti tadında paylaşabileceğinizi ve bu sayede beşerî ilişkilerimizi geliştirebileceğimizi düşündük. Umarız ki beğeniyle karşılaşırsınız.

Bedenle ruhu birbirine bağlayan ortak unsur nefestir.

Nefes almayı biliyor muyuz?

Elbette biliyoruz. Ama doğru nefesi mi? Günümüz insanı ve toplumunda hız diyebileceğimiz bir ideoloji türedi. Bu hız sanırım tüketimin kendisi. Her şeyi sınırsız ve sorumsuz bir şekilde, yarışırcasına tüketiyoruz. Sonucunda nefes almanın düzenini ve şeklini de. Nefes doğru alındığında sağlıklı bir beden ve ruha sahip oluruz. Doğru alınmayan nefes sonucu hastalıklar kapımızı çalar. Hiç alınmadığında ise kaçınılmaz son olan ölüm gerçekleşir.

Bedenle ruhu nefes etkiliyorsa, peki nefesi ne etkiliyor?

  • Nefes almamızda davranışlarımızın ve düşüncelerimizin yoğunluğu ve türü yaşam tarzımıza uygun mu?
  • Uzmanlar bir günde elli bin düşüncenin normal bir insanın beynine girip çıktığını söylerler.
  • Bu düşünceler hangi kanallardan algılanıp duyumsanıyor?
  • Neye göre değişiyor?
  • Olur olmaz zaman ve ortamlarda gelen düşünceleri nasıl süzgeçten geçirip yararlı, zararlı diye ayırabiliyoruz?
  • Yararlıların ne kadarını elde tutabiliyoruz?

Bu sorular yazıldıkça çoğalır türden. En önemlisi düşüncenin enerji olduğunu kabul edip evrende yok olmadığını, üretildikçe çoğalıp belli olmayan bir zamanda bize döndüğüne sahip çıkmamız gerekir.

Üstatlardan biri ‘’insan ne düşünüyorsa odur’’ der. Bu söz uzun zamana yayıldığında düşüncelerin geleceğimizde en etkili rolü oynadığını görürüz. Yani gelecek düşüncelerimizin gücüyle şekil almaktadır. İleri yaştaki insanlar özellikle bulundukları, konuma büyük bir mercekler baktıklarında, hiçbir şeyin rastlantı olmadığını, her olayın birbirini tamamlayarak deldiğini ve hala devam ettiğini görecektir.

Yaşadıklarımızın tamamı bir zamanlar bizim olur olmaz zamanlarda istekli ve isteksiz beynimizden geçen düşüncelerin ürünü olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Başımıza gelen güzeli, çirkini, hastalığı kısaca her şeyi biz yaşantımıza bir zamanlar düşüncelerimize davet ettik. Sonra da bu davetiyeyi unuttuk. Unutmuş olduğumuz davetiyelerin karşılığı oluyoruz yani. Rastlantı deyip. Alında bu davetiyenin kontrolü için ne gerekiyor onu sorgulayıp, algı ve duyu sisteminin nelerden etkilendiğini organların yaradılışına bağlamak gerekir. Dilerim bir dahaki sefere organların bütünlemesini sağlarız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir