Sigortacılar Kendi Meslek Odasını Kurmak İstiyor
Bursa Asistan Sigorta Zekir Seferler, son günlerde sıklıkla konuşulan Türkiye Sigorta Acenteleri Meslek Odası/Birliği kurulması hakkında açıklamalarda bulunarak, Abdulcelil Alkış ve Acente arkadaşlarının çıkmış oldukları bu yolda sonuca en kısa sürede hayırlı bir şekilde ulaşacaklarını temenni etti.
Ülkemizde Sigorta acenteleri sayıları itibarı ile 20.000 e yaklaşan önemli bir Sektör olan Sigorta Acenteleri Meslek Odası Ve Meslek Odaları Birliğini kurma çalışmalarına hız verdi.
Türkiye Sigorta Acenteleri Meslek Odası ve Meslek Odaları Birliğini kurma çalışmalarını sürdüren TÜGAP-Girişimci Acenteler Platformu Başkanı Abdülcelil Alkış ile bir görüşme yaptık ve ilk Sigortacılığın Dünyada başladığı tarihi ile şu an ki yeri ülkemizdeki işleyişi, Meslek odası kurulursa yapılacak olan uygulamaları,Mevcut Sigorta Acentelerin hizmetleri ve istekleri hakkında uzun bilgiler aldık ve sizlerle paylaşmak istedik.
Dünyada ilk sigortacılık uygulamaları, oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Bir görüşe göre, binlerce yıl önce Babil’de tüccarlar tarafından yapılan bazı uygulamalar, mal sigortalarının en eski örneklerini teşkil etmektedir. Hayat ve sağlık sigortalarının öncülerini de eski Yunan ve Roma’da bulmak mümkündür. Daha sonraki dönemlerde ise loncalar, üyelerinin düzenli ödemeleri ile finanse edilen yangın, hırsızlık, sel ve benzeri sigorta programları uygulamışlardır. Deniz nakliyatı sigortalarının da 14. yüzyıl ortalarında Cenova’da ortaya çıktığı belirtilmektedir. Görüldüğü üzere sigortacılık köklü tarihi olan bir sektördür ve sigorta acenteleri için bir meslektir. Bununla beraber, modern anlamda sigorta şirketlerinin oluşmaya başladığı dönem, 17.-19. yüzyıllar arasındaki dönemdir. 1666 yılında meydana gelen büyük Londra yangınından sonra, özellikle yangın sigortaları alanında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 19. yüzyılda hız kazanan sanayi devrimi de, pek çok alanda sigorta talebini artırmıştır. Günümüzde ise, hayatımızın her alanında sigortacılık ürünleri ile karşılaşmamız mümkündür ve sigortacılık sektörü, özellikle gelişmiş ülkelerin milli geliri içinde oldukça önemli ve gittikçe artan bir yere sahiptir.
Dünyadaki toplam yıllık prim üretimi, 7 trilyon Doların üzerine çıkmıştır. Ülkemizdeki duruma baktığımızda, sigorta uygulamalarının yaklaşık 135 yıllık bir geçmişi bulunduğunu görmekteyiz. 1870 yılında Beyoğlu’nda çıkan ve 3.000 dolayında ev ve işyerinin yanmasına yol açan yangın sonrasında, İngiliz ve Fransız sigorta şirketleri, İstanbul’da faaliyet göstermeye başlamıştır. Son 20 yılda dünya genelinde kaydedilen yüksek büyümeye ve ülkemizdeki ekonomik gelişmelere rağmen, Türk sigortacılık sektörü, sayısal büyüklükler açısından, OECD ülkeleri içinde oldukça gerilerde ve hatta en sonlarda yer almaktadır. Ülkemiz uzun bir sigortacılık geçmişine sahip olmasına rağmen, OECD ülkeleri içinde yapılan karşılaştırmada, özellikle kişi başına düşen sigorta primi ve sigorta sektörünün milli gelir içindeki payı gibi göstergelerde, üye ülkeler içinde en son sıralarda yer almaktadır. Bu durum sigortacılık sektörünün ülke ekonomisi içindeki rolünü oldukça sınırlandırmaktadır. Buna karşın, gelişmiş ülkelerde, milli gelir içindeki payı çok daha yüksek olan sigortacılık sektörü, ekonomik kayıpları telafi etme ve risk yönetimi bakımından hayati önem taşıyan, ekonomiye büyük miktarlarda uzun vadeli fon aktaran, aynı zamanda, önemli oranda hizmet ihracatı yapan bir sektör konumundadır. Gelişmekte olan bir ülke olarak kazanımların korunması ve gelişmiş ülkelerin seviyesine gelebilmek için sigorta sektörü büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla sigortacılık özellikle deprem felaketlerini düşündüğümüzde kendi haline ya da kişilerin, şirketlerin bireysel inisiyatiflerine bırakılmayacak kadar kıymetli, değerli ve önemli bir milli güvenlik meselesidir. Mutlaka yasal çerçeveler ve yapısal düzenlemeler tamamlanmalıdır. Türk sigortacılık sektörünün geleceği parlak görünüyor ve önümüzdeki yıllarda önemli büyüme potansiyeline işaret ediyor. Eğer ekonomi yıllık ortalama %5–6 büyüme oranını sürdürürse, beş yıl içinde sigorta primlerinin yıllık üretiminin 25 milyar Dolar, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) birikimlerinin 50 milyar Dolar ve kişi başına düşen primin 220 Dolar seviyesine ulaşması beklenmektedir. Bu derecede bir büyümeye ulaşan sektör, kendisinden beklenen fonksiyonları çok daha etkin bir şekilde yerine getirebilecek kapasiteye sahip olacaktır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için, kısa vadede ve orta vadede yapılması gereken şeyler vardır. Öncelikle, sektörün karşı karşıya bulunduğu sorunların iyi tespit edilip, giderilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; uzun yıllardır üzerinde çalışılan ancak bir türlü çıkarılamayan çatı sigortacılık yasasının çıkarılması, sektördeki örgütlü yapıların güçlendirilmesi ve sektörün oto kontrol yeteneğinin artırılması, somut örnekleri hali hazırda ortaya konan kamu-özel sektör işbirliği çalışmalarının daha da artırılması, düzenleme/denetim yapısının geliştirilmesi ve en önemlisi sigorta acentelerinin devlet tarafından meslek olarak tanınmaları ve bağımsız bir oda şeklinde örgütlenerek çalışmalarına devam etmeleri gibi hususlar büyük önem arz etmektedir. Çünkü ülkemizde yıllık sigorta prim üretimleri 10-12 milyar dolar arasına uzun yıllardır sıkışmış durumdadır. Bu da gösteriyor ki bir eksiklik vardır. O eksiklik ise güçlü acentelerin oluşmasını ve nitelikli gençlerin sektöre yönelmesini sağlayacak olan Sigorta Acenteleri Meslek Odası ve Meslek Odaları Birliğidir.
İkinci olarak, toplumda sigorta kültürünün gelişmesi ve yerleşmesi için somut programların hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. Toplumun, ekonomik hayatta karşı karşıya bulunduğu riskleri sigortacılık yoluyla yönetmeyi öğrenmesi için Devletin finansal eğitime önem vermesi, risklerin sigorta sektörüne transfer edilmesini özendirmesi ve sigorta sektörünün kapasitenin gelişmesine bilinçli ve programlı bir şekilde destek vermesi gerekmektedir. Bu şekilde, aynı zamanda, doğal afetler, terörizm, tarımsal kayıplar ve benzeri nedenlerle Devletin üzerinde bulunan büyük mali yüklerin, daha etkin ve başarılı uluslar arası bir sisteme transfer edilmesi de mümkün olacaktır. Ayrıca Ülkemizde 2009 yılından bu yana katılım sigortacılığı faaliyetinde bulunulmaktadır. Katılım Sigortacılığı ve bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi ile özellikle dini hassasiyetleri nedeniyle sigortacılık ve bireysel emeklilik sistemine mesafeli yaklaşan vatandaşlarımızın sigorta sektörüne kazandırılması amaçlanmaktadır. Bu yolla bir taraftan vatandaşlarımız günlük hayatında ve iş yaşamında karşılaştıkları beklenmedik kayıpları için sigorta şemsiyesi altına girerek kendilerini güvende hissedecekler, diğer taraftan ise biriken fonlar faizsiz enstrümanlarla reel sektöre destek olmuş olacaktır. Katılım Sigortacılığını en iyi Sigorta Acenteleri sahada tüm vatandaşlara anlatabilir ve sisteme dâhil olmaları sağlanabilir. Ülkemizin sigorta sektöründe dünya ortalamalarının üstüne çıkmak ve ekonomik büyüklük sıralaması ile sigorta sıralaması arasında farkı kapatmak amacıyla 2020 yılının Eylül ayında örgütlenmesini tamamlayarak faaliyetlerine başlayan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri için milat olarak görülerek sigortalıların korunması, piyasa disiplininin sağlanması ve ülkemiz ekonomisi için katma değer üretilmesi ana amaçları çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun öncelikli hedefleri, sigortalılar ile katılımcıların hak ve menfaatlerini korumak, sigorta bilincini ve farkındalığını artırmak, adil piyasa uygulamalarını teşvik ederek sisteme girişi kolay ve güvenli hale getirmek denetim sistemlerinin uluslararası standart ve düzenlemelere tam uyumlu hale getirilmesi de hedefler arasındadır. Ürün çeşitliliğinin zenginleştirmek ve sigortacılık ile özel emekliliğin gelişimini ve tabana yayılmasını hızlandırmaktır. Bununla birlikte, şirketlerin mali bünyelerinin güçlendirilmesi ile mevzuat altyapısının, gözetim ve denetim sistemlerinin uluslararası standart ve düzenlemelere tam uyumlu hale getirilmesi de hedeflenmektedir. Türkiye’deki sigorta ve reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) çatısı altında profesyonelce örgütlenmiş ve SEDDK gibi güçlü otorite yapılarıyla birlikte sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda oldukça kurumsal ve profesyonel bir yapıya sahiptirler. DASK, TARSİM gibi kurumlarımız da aktif ve başarılı bir şekilde hizmet vererek, doğal afetler sırasında devletin üzerindeki yükü önemli ölçüde hafifletmektedirler. Ülkemizin ekonomisine ve tasarruflarına güç katmak, sigortacılığın hak ettiği konuma ulaşması için ise, tek eksik olan şey; Sigorta Acentelerinin hak ve menfaatlerinin korunması, güvence altına alınması ve tüm paydaşlarla uyum içinde çalışmalarını sürdürebilmeleri için bağımsız, profesyonel ve kurumsallaşmış bir meslek odasının kurulmasıdır. Meslek odasının kurulması, doğal afet sigortalarındaki başarıları gibi geniş bir yayılım sağlayacak, sektörün sahadaki varlığını güçlü ve donanımlı acenteler aracılığıyla pekiştirecek ve ürün çeşitliliğini artırarak, iklim değişikliği ve beklenen afetlere karşı sigorta teminatlarının genişletilmesine katkıda bulunacaktır. Bu adımlar atıldığında, Türkiye’de sigortacılığın temel yapı taşları tesis edilmiş olacak ve sigorta acenteleri, ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerine ulaşmak için durmaksızın çalışmaya devam edecektir. Sigorta sektöründe, vatandaşlarla ilk ve en yakın temas noktası olan Sigorta Acenteleri, sadece profesyonellikleriyle değil, aynı zamanda derin bir toplumsal sorumluluk bilinciyle de öne çıkmaktadırlar. Yıllar boyunca edindikleri tecrübe ve deneyimle donanmış bu kişiler, mesleklerine büyük bir tutkuyla bağlıdırlar. Özellikle 6 Şubat depremi gibi acı dolu zamanlarda, kendi sıkıntılarını bir yana bırakıp vatandaşların hasar talepleriyle ilgilenmeleri, pandemi gibi zorlu dönemlerde bile hizmetlerini kesintisiz sürdürmeleri ve olası bir İstanbul depreminde yine sahada olup zarar görenlerin yanında yer alacak olmaları, onları sadece birer sigorta uzmanı olmanın ötesine taşıyor. Sigorta acentelerinin bu özverili çalışmaları, Türk Sigorta Sektörünün sadece işlevsel bir parçası olmaktan çok daha fazlasını temsil ediyor; onlar, sektörün topluma hizmet etme gücünün en önemli simgeleri ve itici güçleridir. Bu bağlamda, sigorta acenteleri, Türk Sigorta Sektörü’nün yalnızca birer bileşeni değil, aynı zamanda bu sektörün dayandığı temel taşlardan biri olarak kabul edilmelidirler.
Aşağıda belirtilen hedeflere ulaşmak için Bağımsız Türkiye Sigorta Acenteleri Meslek Odası Kurulmalıdır.
- Sigorta sektörümüzün global standartlara ulaşması.
- Sigortalılık oranlarının artırılmasıyla toplumun genel refahının yükselmesi.
- Sigortacı sayısını artırarak iş alanları yaratma ve istihdamı güçlendirme.
- Bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik ederek genel tasarrufların artması.
- Türk Lirasına olan güveni güçlendirme.
- Yabancı yatırımcıları güçlü sigorta şirketlerimize yönlendirerek daha fazla yatırım çekme.
- Sigortacılığı yasal olarak tanınmış bir meslek haline getirme.
- Vatandaşların sigorta sektörüne olan güvenini artırma.
- Sigorta acentelerinin ekonomik güvence içinde çalışmalarını sağlama ve geniş kitlelere ulaşarak bilinçlendirme yapma.
- Sigorta sektörünün sosyal güvenliği sağlaması ve adli vakaları önleyerek itibarını artırması.
- Büyük afetlerde riskleri global ölçekte paylaşarak milli servetin korunması.
- Vatandaşların hak ve menfaatlerini koruyacak bağımsız ve güçlü sigorta acentelerinin varlığı.
- Düzenli denetimlerle mağduriyetleri önleme ve haksız rekabeti engelleme. Mesleki standartların belirlenmesi ve yükseltilmesi.
- Sigorta acentelerinin hak ve menfaatlerinin korunması ve savunulması.
- Sektörel bilgi ve deneyimin paylaşımını sağlayacak bir platform oluşturma.
- Eğitim ve sertifikasyon programları aracılığıyla acentelerin yetkinliklerini artırma.
- Sigorta sektöründeki yasal ve düzenleyici gelişmelere etkin bir şekilde katkıda bulunma.
- Sektörde etik standartların belirlenmesi ve uygulanması.
- Acenteler arası işbirliği ve ağ oluşturma imkanı sağlama.
- Yerel ve uluslararası pazarlarda acentelerin rekabet gücünü artırma.
- Tüketicilere daha kaliteli ve güvenilir hizmet sunulmasını sağlama.
- Sigorta bilincinin ve kültürünün toplumda yaygınlaştırılması.
SEDDK’nın kuruluşu, Türkiye’nin sigorta sektörüne olan bağlılığını ve desteğini sergiler. Bu kurum, artan sigorta ihtiyaçlarına ve sektörün çeşitliliğine yanıt vermek amacıyla oluşturulmuştur. Bu bağlamda, Bağımsız Sigorta Acenteleri Meslek Odası’nın kurulması, sektördeki mağduriyetleri azaltacak ve hem ulusal hem de uluslararası yatırımcıların güvenini artıracak önemli bir adım olarak görülmektedir. Bu dinamik ortamda, Bağımsız Sigorta Acenteleri Meslek Odası’nın kurulması, güçlü ve sağlam bir sigorta sistemi için hayati bir adım olarak öne çıkmaktadır Sigorta şirketlerinin de bu girişimi desteklemesi, sektörün daha da güçlenmesine katkıda bulunacak, böylece Türkiye’nin sigorta sistemini daha sağlam bir temele oturtacaktır.
Bizde Türkiye Sigorta Acenteleri Meslek Odası ve Meslek Odaları Birliği Kurulmalıdır diyoruz ve Abdulcelil Alkış ve Acente arkadaşlarının çıkmış oldukları bu yolda sonuca en kısa sürede hayırlı bir şekilde ulaşacaklarını temenni eder çalışmalarında başarılar dileriz.
Zekir Seferler