TÜSAF Seçimlerine Doğru Bir Üçüncü Yol

Sigortacılık haftası ve sigortacılık fuarı ile gündeme gelen sektörel gelişmeler doğrultusunda Ayhan Kılavuz; Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonunun konumunun tekrardan gözden geçirilmesi gerektiğini ve yapılacak seçimler ile ilgili öneri ve görüşlerini kaleme aldığı yazısını sigorta gündemi ile paylaştı.

TÜSAF Seçimlerine Doğru Bir Üçüncü Yol

Yayınlanma Tarihi : 14 Ekim 2024

TÜSAF; Liyakat, Sağduyu, “Biz” Olma Seçiminde Üçüncü Yolu Arıyor

Her zaman söylediğimiz üzere, biz sigorta acentelerinin göz bebeği olan, ülkemizde sigorta acentesi meslektaşlarımızın bir araya gelerek kurduğu 38 il derneğinin çatı örgütü Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu’dur. Karakteri bağımsızlık olan, adının başında ‘’Türk’’ ismi bulunan Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) tüm ülke sigorta acentelerimizin federasyonudur. Bu nedenle “Üyemiz olmayan meslektaşlar bizim işimize karışmasın. Önce üye ol, sonra gel konuş” cümlesini hiç kimsenin söylemeye hakkı yoktur. TÜSAF’ın çatısı altında her ne kadar 38 il derneği olsa da 20 bin bağımsız sigorta acentesinin, yani ‘hepimizin’ federasyonudur.

‘Her ilden bir dernek’ diyen Federasyon mevzuatı gözden geçirmelidir. Zira İstanbul’da 6 binin üzerinde acente arkadaşımız var. İki ayrı kıtaya yayılmış bir metropol ve 0212-0216 kodu ile devlet tarafından bile tasnif edilmiştir. Ülkemiz acentelerinin yüzde19’u İstanbul’da yer alıyor. Ülkemizde 81 İlimiz olduğu üzerinden gidecek olursak üye il sayısının neden artırılamadığını sorgulamamız gerekir. Zira her sivil oluşum öncelikle kendini büyütme amacını benimser.

TÜSAF’ın son 4 senesi için ‘bağımsız, icracı yani eylemli bir federasyon kimliğini taşımadığını’ söyleyebiliriz. Bu tamamen yönetsel bir sorundur. Ülkeyi temsil edebiliyor olmak yüzde 50’yi aşmış olmayı gerektirir. Kaldı ki İstanbul sigorta acentelerinin İSAD tarafından İstanbul’un tek başına sadece yüzde 3 olsa dahi İstanbul ilinin iradesinin yüzde 97’si temsil edilmiyor demektir.

TÜSAF bu sene 20 yaşını kutladı. Bu 20 yıllık sürece toplamda seçim ile gelen 3 başkan (Levent Ergun, Hüseyin Kasap, Murat Büyükçelebi) ve son dönem başkanın istifası sonrası yönetim kurulu tarafından seçilerek atanan son başkan Sn. Adnan Çelik ile gelinmiştir. Yani Başkanlar ortalama 5 yılda bir değişmiştir.

TÜSAF’ın web sayfasında künyesi aşağıdaki gibidir.

  • Adres: Remzi Oğuz Arık, 49 A, Paris Cad. 06680 Çankaya/Ankara
  • Telefon: (0312) 427 29 77
  • Saatler: Açık ⋅ Kapanış saati: 17:30

Ancak ne üzücü bir durumdur ki Sn. Çelik başkan olduktan sonra TÜSAF, Ankara’daki ofisi ve sabit telefonu kapanmıştır. Buna neden maddi yetersizliktir. Ancak yine Sn. Çelik, Başkanlığı dönemi içinde Hasar / Tazminat takipçisi bir firmadan TÜSAF’a ciddi bir sponsorluk almış. Alınan bu maddi destek ile il toplantılarında, otel ve organizasyon faturaları ödemiştir.

Bu maddi destek zorunlu ve gelecek için kullanılmak yerine direk harcamaya kullanılmıştır. Daha sonra ilgili sponsor sözleşmeyi yenilememiş ve iptal edilmiştir. Mevcut şu gün itibarı ile variyeti olmayan bir federasyonumuz vardır. Sektörümüzde TSB, SEDDK, TOBB gibi maddi güçleri ve yeterlilikleri olan bu yapılar karşısında variyeti olmayan bir Kurum, orada görev alanların şahsi harcamaları ile bir yere gidemez.

İTİBAR

Afyon Sigorta Acenteleri Derneği (AFSAD) Başkanı Sn. Bekir Özerdem’in hazırlayıp Sunduğu Kanal 3’teki 07.10.2024 tarihli canlı yayınında misafir Sn. Adnan Çelik’e sorduğu ve yanıtı “Çok seyahat ediyorsunuz seyahat harcamalarını TÜSAF mı karşılıyor? Ve siz TÜSAF’tan kaç dolar maaş alıyorsunuz?” sorusunun yanıtı öncelikle “Sadece başkan değil orada görev yapan hiç kimse almamıştır” şeklindedir.

Ancak Sn. Çelik döneminde ülke genelinde Hasar / Tazminat takibi tahsili yapan bir firma ile TÜSAF sponsorluk anlaşması yapmış ve bu anlaşma ile Sn. Çelik dönemi içerisinde söyleşide ifade edilen birçok ilde birçok toplantılar yaptık denilen aksiyonlar alınabilmiştir. Sponsorluk anlaşmasının bitmesi ile seri halde yapılan toplantılar da son bulmuştur.

Oturduğunuz masadan çözüm çıkmıyor ise doğru masada oturmuyorsunuz

Kendi variyeti olmayan, kendi öz sorununu çözemeyen bir Federasyonun, bizlerin sorunlarını çözebileceğine inancımız olabilir mi?

Sn. Bekir Özerdem’in programından devam edelim. Soruları kendisi sordu Sn. Çelik yanıtladı. Referansımız bu program olacak.

Soru: Sizin için masaya yumruğunu vuramıyor diye bir cümle geçiyor. Masaya Vurmak Ne demek sizce.

Cevap: Biz her şeyin konuşularak çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Ve Masaya vurmak kişiye göre değişir. Biz kürsülerde, toplantılarda her şeyi usulünce söylüyoruz. İlla tartışmak, itişmek gerekmez.

O halde Bekir Bey’in ‘Masaya yumruğunu vurmak ne demek?’ şeklindeki sorusuna biz de yanıt verelim.

Fikirlerinizi, düşüncelerinizi söz ile ifade ederek sonuç alamıyor, sürekli havanda su dövüyorsanız; artık eylemler, aksiyonlar alarak sözünüzü dinletmek icap eder. İşte buna ‘Masaya Yumruğu Vurmak’ denir. Oturduğunuz masadan çözüm çıkmıyor ise doğru masada oturmuyorsunuz demektir.

“Hadi” dediğinde “Hadi oradan” yanıtını alacağı korkusu varsa bu iş olmaz

Yapılacak şey gerekirse şudur…

Acenteler sıkışmış, ezilmekte, özlük hakları gasp edilmekte, itibarları ile oynanmakta ise ve icraat yapamaz hale gelen TÜSAF Başkanı; yönetimi toplayıp gereken eylemi yapma kararı almalıdır. Bu gemileri yakmak, sineyi millete dönmek, toplu istifadan, açlık grevine, Meclis önünde yatıp-kalkmaya kadar götürülebilecek her türlü eylemi içerir. TÜSAF koltuğunda başkan olarak oturacak kişinin biz olduğumuz için güçlüyüz / Mottomuz budur diyen başkan, “Hadi” dediğinde “Hadi oradan” yanıtını alacağı korkusu var ise bu Başkan, bırakın masaya yumruk vurmayı, çatalını dahi peçetesinin üzerine okşayarak bırakır. TÜSAF Başkanlığı, atanmış devlet memuru mantığı gibi ‘idare’ eder… İdare etmek TÜSAF Başkanı olan kişinin asla düşünmemesi gerekendir. Hak aramak, vuruşmayı gerektirir. Hak, kimseye hediye edilmez. Hele ki bir Meslek grubu için hele ki Sigorta Acentesi olanlar için vuruşmak; korkmamak, hak aramak, kendini düşünmemek, mesleği ve meslektaşların bu gününü, yarınını düşünmektir.

Gölgesine sığınanın gölgesi olmaz

SAİK Seçimlerinde TÜSAF Yönetimi olarak Seçilen listeye, TÜSAF yönetimi birden çok yöneticisini SAİK yönetimine aldırdı. “Listeyi Sn. Korkut ile yaptık” dediniz. “SAİK ile TÜSAF sırt sırta yürüyor. Uzlaşı ile yürüyor” dediniz. “Acentelerin menfaatleri için, otoritenin tek kabul edilen yapısı SAİK ile beraberiz ve biz ne dersek yapıyorlar mı?” diyorsunuz?

SAİK’in yetkilerine bir bakın Sn. Çelik… Evet SAİK ile elbette çalışmanız doğrudur Ancak SAİK yönetiminin söyleyemeyeceği şeyleri TÜSAF söylemelidir. İşte burada gerekse TÜSAF masaya yumruğunu vurmalıdır. Zira TÜSAF’ın niteliği, bağımsız olmasıdır.

Güçlü bir SAİK istiyorsak güçlü bir TÜSAF olmalıdır. Maalesef SAİK de güçsüzdür.

Özlü sözleri Seven Sevgili Bekir kardeşim, şunu da asla unutmayınız: “Gölgesine sığınanın gölgesi olmaz

Osmanlının elçilerinin efsane öyküleri vardır. “Masaya Yumruğunu Vurmak” tabirini hatta olmayan masada olmayan yumruk ile diplomatik kurallar çerçevesinde nasıl vuruyorlar görebilirsiniz. Kadife eldivenle, morartmadan da sevilebilir. Misal yazımız sizleri eleştiriyor görünüyor lakin ben uzlaşalım diyorum, esasen valla bak öyle yani.

Sn. Özerdem Sordu: Aday olarak projeleriniz nedir?

Sn. Çelikte: İK Projesi ile TÜSAF Akademi projesinden bahsetti, hatta başladık dedi

Biz de şunu sormak isteriz: Sn. Başkan bu bahsi geçen Projelerinizi Yönetim Kurulunuz ile görüştünüz mü? Onların bu projelerden haberleri var mı? Bahsi geçen projeleriniz için hazırladığınız dosyalarınızı bizimle paylaşır mısınız lütfen? Ve bu Projeler acil kodu ile öncelikli, doğru projeler mi? Zira, Acentelerin daha mühim sorunları, mesleğin öncelikli sorunları sizce yok mu?

Sn. Özerdem sordu: Acenteler için, İl Dernekleri için peki?

Sn. Çelik: İl dernekleri ile illerinde üye sayılarını artıracağız. Sigortasız Sigortalıları Bilinçlendireceğiz. Bu konuda Sloganımız dahi var. Bilinçlendirelim Bilgili Acenteler ile

Yorum bizden: Sn. Çelik Başkan olduğunda TÜSAFA üye İl derneği sayısı 38. Şu gün yine 38, TÜSAF burada da büyümemiş.

Bir soru da bizden yeri geldi: Sigorta Fuarından delege olmayan ancak TÜSAF’ta dernek başkanı olan Başkanların, Sigorta Fuarına katılımları için davetleri yok. Otelde misafir edilmiyorlar. Bu il başkanlarının ücretsiz fuarda konaklamaları konusunda TÜSAF ile SAİK uzlaşısı sonucu mu çözüldü? Sizin uzlaşı-destek verme anlayışınız bundan mı ibaret?

“Göz bebeğimiz” dediğimiz TÜSAF’ın özgün ağırlığı yok mu?

Sn. Başkan “Tüm seyahatlerimi cebimden karşılıyorum” diyor. Diğer başkanların da kendi ceplerinden ödemeleri sağlanmalı idi ki TÜSAF zayıf, güçsüz görülmemeli idi.

Fuar Organizasyonu yapılırken TÜSAF Başkanı, delege olmayan başkanlarını bilir. Gerekli organizasyonu en baştan yapmalıydı. Zira başkanlık, tüm Yönetim Kurulu Üyelerini korumak-kollamak, sahiplenmek zorundadır. Unvanı tam olarak bunu gerektirir. (İşte sana somut yumruk masa ilişkisi)

Son 2.5 Yıldır TÜSAF başkanımız olan Sn. Adnan Çelik beye hem şahsi hem TÜSAF Başkanı olarak şu soruları da sormak isterim.

  1. Fevkalade mühim zamanların içinden geçiyoruz. Gelecek, vizyonu içinde uzun zamandır. Bahsi geçen Bankacılıkta olduğu üzere, Sigortacılık için Türk Ticaret Kanunun dışında bir çatı kanun üzerinde “TSB, SEDDK ve TOBB mutabakat sağladığı” haberlerini okuduk, konuşmaları dinledik. TÜSAF olarak çatı kanun çalışmaları içerisinde sizden görüş istendi mi? İstendi ise bu yönde bir çalışma komitesi kurdunuz mu? Sizden görüş istenmedi ise siz acentelerin özlük hakları, Adil Rekabet, mesleğin geleceği konuları başta olmak üzere böyle bir çalışma yapıyor musunuz? Bu çalışma için akademik, hukuksal uzman kişiler kuruluşlar ile nasıl bir iş birliği içerisindesiniz. TÜSAF Yönetimi içinde olmayan ancak bu konuda birikimleri olan meslektaşlarımızı desteğe, yardıma davet etmeyi planlıyor musunuz?
  2. Yangın Genel Şartları yenileniyor. TÜSAF bu konuda işin neresinde? Acenteler için, tüketiciler için fayda değer sağlamak onların da düşüncelerini oluşan yeni genel şartlar yazılırken savunmak ifade etmek gerekmez mi?
  3. DASK Poliçesi, ZAS Poliçesine dönüştürülmektedir. Yine Tüketiciler ve Acentelerin Hak ve Menfaatlerinin korunup, kollanması adına burada nasıl görev aldınız? Sizden görüş istendi mi? İstenmedi ise “Bizlerin de görüşlerinin alınması gerekliliğini” ifade ettiniz mi? Kimler ile yazışmalar yaptınız? Bu konuda bir komite çalışmanız oldu mu? Oldu ise bu çalışmayı görmek istiyoruz.
  4. Zorunlu Trafik Poliçesinde, Bedeni Zararların Havuzda olup maddi zararların ilgili sigorta şirketlerince tazmin edileceği konusunda mutabakat sağlandığı haberleri yayınlandı. TÜSAF bu gelişimlerde SEDDK, TSB ile SAİK ile konsensüs mu sağladınız? Bu konuda TÜSAF ne yaptı, nasıl yaptı, ne düşündü, neyi, nasıl kurguladı? Bu konuda yaptığı ön çalışmaları bizler ile neden paylaşmaz. Veya hiçbir çalışma içinde yer almamış ise tüm bu çalışmalar da SAİK yer aldı. “SAİK bizim menfaatimizi korudu kolladı ise o zaman variyeti de olmayan TÜSAF’a ne gerek var?” diye düşünmez mi acenteler!
  5. Burada teknik olarak ve işleyiş olarak sigorta sektöründe hızlı bir süreç yaşanıyorken, TÜSAF’ın tüm bu gelişmeleri SAİK üzerinden okumakta olduğunu görüyoruz. Tüm işleyişi SAİK üzerine bırakmış durumdalar. Halbuki SAİK ile el ve iş birliği yapmak bu demek değildir. Zira SAİK’in yetkileri ortadadır. SAİK’in zayıf olduğu kısımda TÜSAF bağıran isteyen olmalıdır. Bu maddeleri daha da artırabiliriz. Ancak uzun yazıları meslektaşlarımız pek sevmez. Bu nedenle burada noktalayalım.

TÜSAF o kadar sağ duyuludur ki Sn. Çelik’in başkan seçilmesine o kaos sürecinde pek çok sevindik. Sn. Çelik şahsına münhasır kişi ve karakteri ile o günün ihtiyaç duyulan kişisi olmuştur kesinlikle. Ancak o süreç, bugün başka bir yere evirilmiştir.

Yine geçmiş dönemde olduğu gibi bir kaos ortamı oluşur ise bu defa yine Adnan Başkan ehveni şeri temsil ediyor gözükse dahi TÜSAF mutlak olarak üçüncü bir yol bulacaktır. Sn. Çelik’e tavsiyemiz şudur ki TÜSAF Başkanlık koltuğu güçlendirilmelidir. Kendisi TÜSAF’ın yeni dönem başkanı olacak adayın elinden tutup “İşte benim başkan adayım. Sektörde uzun zaman var olmuş, pek çok farklı görevlerde bulunmuş, kişiliği, karakteri ve liyakati ile abimiz olacak bu kardeşimiz adayımdır. Bana de ne görev verilirsen başım üstenedir” demelidir.

Mücadele yürek ister.
İdealinin peşinde koşmak yürek ister.
Hak aramak mücadelenin kendisidir.

Ayhan Kılavuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir